www.kriminoloji.com
SUÇLULARIN TASNİFİ
TİPOLOJİ
Ord.Prof.Dr.
Sulhi DÖNMEZER[1]
© www.kriminoloji.com 2002
TARİHÇE
Kriminolojide usçuların
gösterdikleri özelliklere göre sınıflara ayrılmaları, tipolojisi ve haklarında
tertip edilecek müeyyide ve tedbirlerin mensup oldukları sınıflara, tiplere
göre uygulanmasının öne sürülmesi hatta Lombroso ve Ferri’den önce başlamıştır.
Yeni tasniflerin de Ferri’nin evvelce yapmış olduğu tasnifin etki ve nüfuzunu
göstermekte bulunduğunu iddia eden yazarlar vardır[2].
Lomboroso’dan önce
Gall suçluları ihtiras etkisi altında hareket edenler, doğuştan iç güdülerle
hareket edenler diye iki kısma ayırmıştı. Despine 1868 yılında dört sınıfı
tasavvur etmişti:
1)
Soğukkanlılıkla
hareket eden suçlular,
2)
İhtirasî
suçlular,
3)
Patolojik
olmayan akıl hastalığı ve anormallikle bir arada suçlular,
4)
Patolojik
akıl hastalığı ile birlikte yada akıl hastası olan suçlular[3].
Açıklayalım ki, hemen her kriminolog,
kendisine göre bir suçlu tipolojisi yapmıştır. Bu itibarla bugüne kadar
yapılmış olan tipolojilerden hiçbirisinin mutlak doğru olduğunu söylemek imkânı
yoktur.
Ayrıca şu hususa işaret edelim ki,
kriminoloji çerçevesinde suçlular sınıflara ayrılmadan önce, daha orta
çağlarda, (suçta itiyad) İtalyan Ceza doktrininde yer almış, böylece ilk defa
suç işleyenlerle mükerrirler birbirinden ayrılmıştır. Keza öteden beri ceza
sorumluluğu bakımından akıl hastalarının ve çocukların mutâd suçlulardan
ayrıldıkları da bilinmektedir[4].
Lombroso ve Ferri’nin suçlu tasnifi:
Lombroso suç işleyen insan adlı eserinde suçluları beş gruba ayırmaktadır:
1)
Doğuştan
suçlular,
2)
Sar’alı
suçlular,
3)
Mukavemet
olunamaz ihtiraslara sahip suçlular,
4)
Akıl
hastalığına veya akıl zaafına tutulmuş suçlular,
5)
Tesadüfî
Suçlular.
Sonradan Lombroso tesadüfi suçluları da üç
ayrı alt gruba ayırmıştır: 1) Yarı suçlular (pseudo-criminali), 2)
Kriminaloidler, 3) Anormal olmayan inatçı suçlular.
Ferri’de suçluları beşe ayırmaktadır:
1)
Doğuştan
suçlu,
2)
Akıl
hastası suçlu,
3)
İhtirasî
suçlu,
4)
Tesadüfî
suçlu,
5)
İtiyadî
suçlu.
Ferri’nin tasnifinin özelliği tesadüfî ve
itiyadî suçlu ayırımı üzerinde durmuş olması ve itiyadî suçlu kavramını ortaya
koymuş bulunmasıdır.
Bu bahiste Von Liszt’in tasnifinden de söz
etmek gerekir[5]. Von Liszt suçluları,
1)
Tesadüfî
suçlular,
2)
Islahı
kabil daimi suçlular,
3)
Islahı
kabil olmayan daimi suçlular,
Olarak üçe ayırmakta ve her grup için ayrı
ayrı müeyyide ve tedbirler tavsiye etmektedir. Von Liszt’in bu tasnifi 1897
yılında Milletlerarası Ceza Hukuku Birliğinin programına da girmiştir.
ÇAĞDAŞ TASNİFLER
Avrupa
kriminolojisinde değişik teorik tasniflere tabi tutulduklarını görüyoruz. Buna
karşılık Amerikan kriminolojisinde tasnif konusu pratik bakımdan ele alınmakta
ve cezaevlerinde bulunan mahkûmlar çeşitli tasniflere tabi tutulmak suretiyle,
bunların bünye ve karakterlerini en ziyade karşılayan bir ceza ve ıslah
müessesesinde uygun bir rejime tabi tutulmak suretiyle iyileştirilmelerine çalışılmaktadır.
Burada tasniflerden
bahsetme imkanı olmadığından burada kriminoloji bakımından önemli sayılan
belirli bazı unsurları ele almak ve bu unsurlara olan oranı bakımından
tasniflerin nelerden ibaret bulunduğunu göstermektir[6].
Bu bakımdan suçluları
şu unsurlar bakımından tasniflere tabi tutmak mümkündür:
1)
Suça
neden olan etmenler bakımından (etiyolojik),
2)
Psikolojik
ve psikiyatrik bakımlardan, karakteroloji bakımından,
3)
Klinik
bakımından,
4)
Suçluluğun
nitelik ve yönü bakımından,
5)
Ceza
siyaseti, ıslah ve tedavi bakımından.
I.
Suçluluğa neden olan etmenler
(etiologique) bakımdan tasnif:
Bu bakımdan suçlular üçe ayrılmaktadır:
1)
Suçluluğu
iç nedenlerle belirlenenler,
2)
Suçlulukları
dış nedenlerle belirlenenler,
3)
Suçlulukları
aynı zamanda iç ve dış nedenlerle belirlenenler.
Böyle bir tasnifin, suçluluğun iç, bünyeye
bağlı bedensel etmenlerle çevresel etmenlerin birbirinden ayrılabileceği,
ikinci derecede önemli çevresel etkilerin ayrılabileceği hakkındaki bir görüşe
bağlı olduğu açıktır. Bize göre, pratik olarak böyle bir ayırımın yapılması
imkansızdır.
Her halde yukarıda bahsedilen tasnifin
teorik bakımdan tasavvuru kabil ise de uygulama yönünden hangi suçluların
biyolojik hangilerinin çevresel nedenlerle suç işlemiş olarak
belirlenebileceklerini bilimsel kesinlikten uzak, bir tür takdir meselesi
halini almaktadır.
II.
Psikolojik, psikiyatrik bakımlardan ve
karakteroloji bakımından suçluların tasnifi:
a)
Psikolojik bakımdan tasnif: Psikolojik bakımdan ilk tasniflerden
birisini, Egvind Obik[7] yapmıştır. Buna göre
suçlular psikolojik bakımda üçe ayrılırlar:
1)
Suç
işlemek iradesi zayıf olanlar,
2)
Ortalama
güçte suç işlemek iradesine sahip olanlar,
3)
Suç
işlemek iradelerinde özel bir kuvvet ve sebat bulunanlar.
Tasnifin kesin olmadığı meydandadır. Diğer
bir tasnif Hans W. Gruhle tarafından suçlunun hayattaki yön ve gidişi esas
tutulmak suretiyle yapılmıştır[8]. Suçlular bu bakımdan
beşe ayrılmaktadır:
1)
Eğilimli
(temayülî) suçlular,
2)
Ruhî
zayıflığa sahip suçlular,
3)
İhtirasî
suçlular,
4)
Şeref
ve kanaatleri dolayısı ile suç işleyenler,
5)
Yokluk
(ihtiyaç) suçluları.
Yazar eğilim suçlularını da ikiye
ayırmaktadır: Temayülî suçlular aktif ve pasif kişilik sahibi olabilirler.
Profesyonel suçlular aktif kişiliklerden ortaya çıkar.
Hurwitz psikolojik bakımdan ileri sürülebilecek
suçlu tiplerinden özellikle tesadüfî suçlular ile duygusal suçlular
(affectional offenders) üzerinde durmaktadır. Tesadüfî suçlularda antisosyal
eğilim ve davranışlar yoktur; tesadüfî suçlu sadece kanunen kovuşturulması
gereken bir fiil ve hareketi işleme bakımından çıkan fırsatları kaçırmaktadır;
fakat bu fırsatı bizzat kendisi ortaya koymuş değildir. Fırsat sonucu işlenen
suçta hafiftir. Psikolojik bakımdan tesadüfi suçlu itibariyle belirli bir
özellik taşımaz, sadece dürtülere direnme gücü çok zayıftır.
Cinsel suçlar da, psikolojik bakımdan
müphem bir kavramdır. Psikolojik bakımdan cinsel suçlar geçici bir şiddetli
heyecan belirtmektedirler. Cinsel suçlu böyle bir heyecanın etkisi altında suçu
işleyen kimsedir. Diğer bazılarına göre ise ihtirasî suçluları da bu kategoriye
sokmalıdır.
Herhalde cinsel suçlu deyince bundan fiil
ve hareketleri duygusal, cinselliği heyecanî şekilde beliren suçluları anlamak
gerekir. Böylece cinsel suçlular, suçlarını işlerken belirli bir zenginleşme
amacı güden diğer suçluların karşılık grubunu oluşturmaktadırlar[9].
b)
Psikiyatrik bakımdan tasnif: Psikiyatrik bakımdan en ayrıntılı
tasnifi Benigno di Tullio vermiş bulunmaktadır[10].
Tasnifi şöyledir:
I)
Tesadüfî
suçlular:
i)
Sırf
tesadüfî suçlular (yarı suçlular),
ii)
Adî
tesadüfî suçlular (yarı suçlular),
iii)
Yolunu
şaşırmış tesadüfî suçlular,
iv)
İhtirasî
veya cinsel haller nedeniyle tesadüfî suçlular.
II)
Beden
tipleri itibariyle suçlular, (itiyadî, profesyonel ve eğilimli suçlular):
i)
Adî
bedenî suçlular,
ii)
Hypoévolutive
yönde bedenî suçlular,
iii)
Nöropsikopatik
yönde bedenî suçlular,
iv)
Psikopatik
yönde bedenî suçlular,
v)
Çeşitli
yönde bedenî suçlular.
III)
Akıl
hastaları:
i)
Suçlu
akıl hastaları (criminels fous),
ii)
Akıl
hastası suçlular (fous criminel),
(psişik anormaller, nöropsikopatlar,
psikopatikler, akıl hastaları)
Di
Tullio bu tasnifin bir biyotipolojinin geliştirilmesi bakımından gerekli
unsurları taşıdığını kriminolojik bakımdan suçluların bireyselleştirilmesine
imkân verdiğini iddia etmektedir.
c)
Karakteroloji bakımından tasnif: Geçen bahislerde vermiş olduğumuz
izahlar, genel bir suçlu karakterinin bulunmadığını ortaya koymuştur. Fakat
belirli bazı suçları işleyenlerin genellikle o suçu işleyenlere özgü karakter
belirttikleri görülmüş ve böyle belirli ve mahsus suçların işlenmesi bakımından
bir suçlu karakterinin bulunduğu bazı yazarlarca ileri sürülmüştür. Böylece
karaktere bağlı suçlu tasnifi yapılmaktadır.
Jung’un[11] ortaya koyduğu
psikolojik tipolojiye göre tipler içe dönük (entrovert) ve dışa dönük
(extrovert) olmak üzere ve yine Janesch’in araştırmalarına göre ilgili ve
ilgisiz olmak üzere ikiye ayrılmaktadırlar. Bu tipler suçlulara da uygulanmak
suretiyle karakterolojik tasnifler elde edilebilir.
Bu konuda Exner’in
yaptığı tasnifi de karakterolojik sayan yazarlar vardır. Exner tasnifini iki ayırıma
dayanarak yapmaktadır:
a)
Tesadüfî
suçlular ve esas suçlular (criminel d’état)
b)
Aktif
ve pasif suçlular
Bu
ayırımdan hareket ile suçlular, metodik bir organizasyon içinde faaliyetlerini
yürüten, antisosyal, aktif halde suçluları (profesyonel suçlular), suç
girişimleri ancak görünüşte bir san’atın yapılması gidişini gösteren sosyal,
pasif haldeki suçlulardan (itiyadî suçlu) ayrılmak gerekir[12].
III.
Klinik bakımdan tasnif:
Klinik bakımdan
tasnif, suçların özellikleriyle suçlunun karakterini birleştirerek meydana
getirilen tasnif şeklidir. Bu tasnif şeklinin en mükemmel bir tarzını Seelig’in[13] verdiği öne
sürülmüştür.
Seelig’e göre suçlu
tipi birbiri ile ilişki ve ahenk içinde bulunan ve birbirine bağlı olan birden
çok karakteristiklerin bütünün bir tür bileşimini oluşturmaktadır. Bu nedenle,
bir kişi aynı zamanda birden çok sınıflara mensup olabilir; suçlunun tasnifi
suçlunun karakterini oluşturan vasıfları ile fiilin işlenmesi sırasındaki ruhî
süreci ve fiilin işlenmesindeki hareket tarzını kombine eden bir esasa göre
yapılmalıdır. Bu esas içinde yazar suçluları sekiz kriminolojik tipe
ayırmaktadır:
1)
Çalışmak
istemeyen profesyonel suçlular,
2)
Azalmış
dirençleri dolayısı ile mala ilişkin haklara karşı suç işleyenler,
3)
Saldırgan
suçlular,
4)
Cinsiyet
freninin yokluğu nedeniyle suç işleyen cinsel suçlular,
5)
Bir
krizin etkisinde suç işleyenler,
6)
İlkel
reaksiyonlarla suç işleyenler,
7)
İdeoloji
suçluları,
8)
Sosyal
disiplinsizlikleri dolayısı ile suç işleyenler.
Seelig’e göre kadın
ve erkek suçlular bu aslî sekiz tipten birine mensup bulunmaktadırlar. Fakat bu
sınıflardan aynı zamanda ikisine mensup olan suçlular da vardır; bunlar karma
tipleri oluştururlar. Bu sekiz tipten hiçbirisine mensup olmayan suçluların ise
sayısı sınırlıdır.
Klinik yaklaşım
çerçevesinde etiyolojik bir tasnifi Gibbens, Dr. Peter Scott’a atfen
vermektedir. Adı geçenlere göre çocuk suçlular istidat verici (predisposing) ve
sürükleyici (precipitating) sebeplerle suç işlemektedirler. İstidat verici sebepler
kişiliği geliştirici eğilimleri belirler. Sürükleyici sebepler imkânlara, özel
durumlara ve çocuğun yorumlarına ve bunların anlamlarına bağlanmaktadır.
İstidat verici sebeplere bağlanan tipoloji, 1) kötü yetiştirilmiş, 2) kötü
standartlara göre iyi yetiştirilmiş, 3) tâmir edici örnekleri belirten ve 4)
kötü intibak etmiş olanlar olmak üzere dört kısma ayrılmaktadır.
IV.
Suçluların sosyolojik bakımdan tasnifi:
Şunu
açıklayalım ki, sosyolojik tasniften yazarlar başka başka anlamlar
çıkarmaktadırlar. Hurwitz’e göre sosyolojik bakımdan suçlu tipleri, suçluların
işledikleri fiil ve hareketlerin niteliğini karşılar bu görüş Nasyonal
Sosyalist Alman Ceza teorisinde dikkatle uygulama yeri bulmuş ve kamuoyunda,
adam öldürenler, hırsızlar, hayvanlara eziyet edenler gibi vasıflandırılan
tavır ve hareket şekillerinin belirli suçlu tiplerini karşıladığı kabul
edilmiştir[14].
Amerikan sosyolojik
ekolünü temsil edenlerden Cavon ise şöyle bir tasnif şekli vermektedir[15].
1)
Profesyonel
suçlular,
2)
Organize
suça giren ve o suretle çalışan suçlular,
3)
Suçlular
içinde ve âleminde yaşayan suçlular (tesadüfî, arızî, beyaz yaka suçluları),
4)
İtiyadî
suçlular (alkolikler, uyuşturucu madde tutkunları, serseri ve dilenciler, küçük
hırsızlar),
5)
Alken
bozuk ve malül suçlular (psikozları, psikonevrozları ve psikopatileri olanlar),
Görülüyor ki, bu tasnifte esas, suçun sosyal oluş süreci ve sosyal
etkisidir.
Szabo ise sosyolojik tipolojinin
sosyo-kültürel unsurlara dayanması gerektiğini açıklayarak aşağıdaki iki esası
temel almaktadır.
1)
Sosyalleşme
süreci içinde suçlunun geliştirdiği hayat tarzı,
1)
Belirli
bir sosyal yapı içinde bireysel ve sosyal akibet olarak kişinin suç mesleği
kavramı.
Mesela birinci temel
bakımdan Mayhew-Morov suçluları, tesadüfî, profesyonel, itiyadî suçlular olmak
üzere üçe ayırmaktadır.
İkinci temel yönünden
ise mesela Recless beş kriter önermektedir.
II.
Suçluluğun niteliği ve yöne bakımından
tasnif:
Suçluları
tasnif için objektif olarak dıştan gözlemi yapılabilen unsurlara göre tasnif etmenin
tek çaresi olarak bunların fiil ve hareketlerinin oluş ve gelişmesinde ki dış
unsurları ele almak gereği ileri sürülmüştür. Bu esastan hareket edince
suçluları 1) Mükerirler ve mükerir olmayanlar, 2) Kronik suçlular, 3) Yumuşak
ve şiddetli suçlular olmak üzere sınıflara ayırmaktadırlar.
Mükerirler ve
mükerrir olmayanlar ayırımı en eski geleneksel tasniftir. Tekerrürün ceza
hukukundaki anlamı ile kriminolojideki anlamı arasında fark vardır.
Kriminolojide esasen tekerrürden değil fakat (mükerrirlik) den söz
edilmektedir. Kriminolojide mükerrir ceza hukukundaki anlamından ayrı olarak,
genellikle birden çok suç işleyenler hakkında da kullanılmaktadır.
Suçlarını aradan uzun
süre geçtikten sonra tekrar eden suçlulara had, kısa süreler içinde tekrar
edenlere ise kronik suçlular adı verilmektedir.
Son yıllar zarfında
Alman kriminolojisinde gözüken yeni bir yön, kişinin suçluluğundaki (genel
yönü) Suçlular arasındaki suçlu tiplerinin değişik genel yönleri karşıladığı
kabul edilmektedir. Bir çeşit suç işleyenlere (sat tipler), değişik suç
işleyenlere ise (karma yada çokçu tipler) adı verilmektedir. Aynı zamanda iki
suç türü üzerinde faaliyette bulunanlara (paralel tipler), suç faaliyetlerinde
değişiklik yapanlara ise (değiştirici tipler) adı verilmektedir[16].
III.
Ceza siyaseti, iyileştirme (ıslâh ve
tedavi-traitement) bakımından tasnif:
Bu
çeşit tasniflere özellikle Amerikan kriminolojisinde rastlanmaktadır. Bu
bakımdan esasen kanunlar suçları objektif veya bilimsel ölçülerle belirlenmesi
kâbil vasıfları itibarı ile soyut olarak gruplara ayırmış ve bu gruplara göre
müeyyidenin türünü ve miktarını belirlemişler, bu suretle cezanın bir tür
kanuni bireyselleştirilmesini gerçekleştirmişlerdir. Küçük suçluların, fiil ve
hareket serbestliğini kaldırmakla beraber, bunu önemli şekilde azaltan akıl
hastalığına tutulmuş olan suçluların, sağır ve dilsiz suçluların, mükerrirlerin
durumları böyledir. Görülüyor ki, bu tasnif bir bakıma suçluların hukukî
tasnifini de karşılamaktadır.
Bizim
burada sözkonusu etmek istediğimiz tasnif suç işlemesinde dolayı mahkûm edilmiş
olan kişinin karakterine, kişilik bünyesine en uygun bir ıslah kurumundan ve
uygun bir ıslah rejimi uygulanarak ıslah ve tedavisini sağlamak üzere pratik
amaç ile yapılan tasniftir[17].
Bu
tür bir tasnif yaş, cinsiyet, failin kurumdan kaçma ihtimali, fiilinin
niteliği, reform ihtimali, eğitim ve öğretim ihtiyacı, fizik ve aklî şartlar,
çalışma kabiliyeti, ırk gibi esaslara dayanılarak yapılabileceği gibi idarî bir
takım düşüncelerle de yapılabilir; olay çıkarmağa eğilimli olan suçluları
tecrit etmek gibi. Belirli tipteki homojen suçluları bir araya getirmek
suretiyle grup tedavisini mümkün kılmak üzere de uygulanabilir. Böyle bir
birleştirme kötü huyların sirayetini de önlemek imkânını sağlamış olur. Keza
cezaevinde disiplini muhafaza bakımından cinsel dalâlet gösterenlerle,
uyuşturucu madde tutkunlarını, belirli derecede psikopat olanları ayırmanın
faydaları açıktır[18].
Hükümlülerin tasnifinin yararları:
Mahkûmların
bu suretle tasnif edilerek cezalarını çekmelerinin faydaları şu suretle
özetlenmektedir: Mahkûmların uygun usullerle tasnifi:
1)
Değişik
tipteki suçluların uygun tarzda tecridini,
2)
Daha
uygun gözetim ve denetim imkânını,
3)
Daha
uygun bir disiplini,
4)
Mahkûmların
üretim yeteneklerinin artmasını,
5)
Mahkûmu
yetiştirme ve tedavi hususundaki kolaylık ve imkânların daha etkili ve verimli
şekilde kullanılmasını,
6)
Islah
ve yetiştirme programlarında devamlılığı,
7)
Mahkûmların
tavır ve hareketlerinin daha çok iyileşmesini,
8)
Salıverilen
mahkûmların hayattaki başarısızlık oranlarının düşmesini,
9)
Bina
ihtiyaçlarının uzun vadeli planlaştırılmasında daha uygun sonuçlar alınmasını
sağlar[19].
647 sayılı Cezaların
İnfazı Hakkında Kanuna dayanılarak Türk ceza infaz sisteminde de gözlem, tasnif
ve gruplaştırma prensip olarak uygulanmaktadır[20].
DİPNOTLAR:
[1] Bu yazı Sayın Ord.Prof.Dr. Sulhi Dönmezer’in Beta
Basım Yayım’dan çıkan “Kriminoloji” kitabından tanıtım amacıyla
alınmıştır. (Ord.Prof.Dr. Sulhi Dönmezer, Kriminoloji, Beta, İstanbul, 1994,
8.Baskı, s.386 vd.) Amacımız suç konusunda çıkan kitaplardan, dergilerden,
yazılardan sizleri haberdar etmek; bilgi evrenine ve Türk kriminolojisine (suç
bilimine) katkıda bulunmak ve topluma faydalı olmaktır. Daha detaylı bilgi için
ilgili kitaba başvurmanızı tavsiye ederiz.
NOT: Sayın Ord.Prof.Dr. Sulhi Dönmezer kriminolojinin
Türkiye’de ki ilk kurucusu ve eğitimcisidir. Hocamızın bu çok değerli
kriminoloji kitabı bu alandaki değerini hâlâ sürdürmektedir. Bu nedenle
özellikle bu kitabı tavsiye ederiz: www.betayayincilik.com
[2] Jean
Pinatel, Classification des Criminels (Chronique de Criminologie, RSCDPC,
1956. No.4, s.863); E. Altavilla, II
Délinquente.
[3] Jean
Constant, Criminologie, s.71.
[4] Hurwitz,
Criminology, s.384
[5] Franz Von Listz, Die Paichololegicshen Grundlagen der Kriminalpolitik,
1896; Strafrechtliche Auf Sätze und Vortrage II Berlin, 1905.
[6] Hurwitz,
Criminology, s.383. Lombroso ve Ferri’den başka değişik suçlu tasnifleri
yapmış olan şu hatırlıyoruz: Lacassagne,
Garofalo, Patrizzi, Sveri, Ottelanghi, Verwaeck, Sommer, Saldano, Falco,
Mendes-Correa, De Sanctis.
[7] Hurwitz,
389’dan naklen.
[8] Hurwitz,
389’dan naklen.
[9] Cinsel suçlar hakkında ayrıntılı bilgiler
için bk. Szabo, Criminologie, s.330
ve son.
[10] Di
Tullio, Manuel de l’antrophologie Criminelle, Paris, 1951, s.181 ve son.
[11] Ernest
Seeling, Traité de Criminologie, 1956, s.54
[12] F.
Exner, Biologia Criminal, 1946, s.340
[13] Ernest
Seeling, Traité de Criminologie, 1956, s.53 ve son.
[14] George
Dahm, Der Tätertyp im Strafrecht, Leipzig, 1940
[15] Clinard,
Sociologists and American Criminology
[16] Hurwitz,
403 ve son.; Hurwitz eserinin 404. sahifesinde Almanca eserler hakkında
ayrıntılı bir bibliyografya vermektedir.
[17] Bu konuda özlü bilgiler için bk. Etudes
Relatives a la Recherche Criminologique, vol.III, Strasbourg 1963.
[18] Bu hususlar için bk. Taft, Criminology, s.514 ve son.
[19] Handbook on Classification in
Correctional İnstitutions, New York, 1947, s.5