ÇOCUK SUÇLULUĞUNA YOL AÇAN SOSYAL BİR YARA
“İÇ GÖÇLER VE ÇARPIK KENTLEŞME”
Prof.Dr.İ.Hamit HANCI
Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı
Yerel
Gündem 21 "Kentte Suç ve Kent Suçu" Grup Sözcüsü
Hekim
ve Yaşam "İzmir Tabip Odası Bülteni" Mayıs-Haziran 1999, Sayı:6, pp.24-28
Çoğumuz
yetişkin yanlışlarızdır aslında
Katı,
güvensiz, kibirli
Çocuklar
yaşar yanı başımızda
Gizlice
koruyarak güzelim bir sevgiyi
Narin
bir duygudur onları dolduran
Karşılıksız
henüz ve hazır bağışlamaya
Soralım
kendi kendimize bazen
Layık
mıyız çocuklarımıza
ATAOL
BEHRAMOĞLU
GİRİŞ
Suç,
tarihin ilk çağlarından itibaren yüzyıllar boyunca toplumların korku ile
karışık ilgilerini yönelttikleri, nedenleri üzerinde durdukları ve karşı
önlemler aldıkları toplumsal bir sorun olmuştur. Suç evrensel bir olaydır.
Tarihin en eski devirlerinde beri vardır ve var olmaya devam edecektir.
Durkheim suçu"toplum halinde yaşama şartlarına yönelmiş her
türlü saldırıdır" diye tanımlar
Her nekadar ergenlik , bazı kalıtsal etkenler , psikiyatrik
sorunlar ve beden kusurlarının suçlulukta etkili olabileceği teorileri destek
görüyorsa da, günümüzde daha çok çevre faktörlerinin etkili olduğu kabul
edilmektedir. Sevgi yoksunluğu , yanlış veya eksik eğitim, baskıcı disiplin
yöntemleri , çocuk istismarı, iç ve dış göçlerin oluşturduğu kültür çatışmaları
, gecekondulaşma, yöresel gelenek ve görenekler, ekonomik bunalımlar, çocuğun
erken yaşta çalışmak zorunda kalması, parçalanmış aileler, ailede suçlu birey
örnekleri ile kitle iletişim araçlarındaki şiddet ve suçlarla ilgili programlar
çocukları suça iten nedenler arasında sayılabilir.
Kriminoloji;
suç ve ceza , suçlunun yeniden topluma kazandırılması, suçun engellenmesi gibi
konuları inceleyen özel bir bilim dalıdır. Kriminoloji suçu sosyal bir fenomen
olarak ele alır. Kriminolojide konu ile ilgili ilk teoriler genelde suçu tek
nedenle (örneğin atipik vücut yapısı , genetik
anormallikler , akıl hastalığı , fiziksel anormallikler ve yoksulluk gibi)
açıklamaya çalışırken , daha sonra geliştirilen teoriler suçu çok nedenli
(yoksulluk, arkadaş grubu etkisi , okul problemleri ve ailedeki bozukluklar
gibi) bir sosyal olgu olarak tanımlamışlardır.
Gizli
suçluluk kavramı da kriminologları meşgul eden bir sorundur. polisçe yakalanan
suçlular gerçek suçluları yansıtmamaktadır. İngiltere de işlenen tüm suçlardan
yalnızca % 15 inin , bazısı ise % 25 inin resmi kayıtlara geçtiğini
savunmaktadır. Kimi zaman suçlu kişi şans eseri kurtulabilmektedir. Her tutuklu
da suçlu değildir.
Ülkemizde
de, özellikle Büyük şehirlerde çok yüksek oranlarda olan hırsızlık suçunun
hepsi adli makamlara yansımamaktadır.
Suçlulukta
önemli bir etken çarpık kentleşme ve gecekondulaşma olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Tönnies ,
Durkheim, Burkley ,Tarde gibi bilim insanları şehirleşmenin suçu artırdığı
kanaatine varmışlardır. Şehirleşme ile sosyal kontrol mekanizması işlevini
yitirmektedir. Şehirde kimse birbirini tanımadığı için suça elverişli ortam
oluşmaktadır.
Genellikle
suçun köy ve küçük şehirlere göre büyük şehirlerde daha fazla işlenmekte olduğu
saptanmıştır.
Şehirleşmeyle
özellikle cebir şiddet suçları azalırken mala yönelik suçlar artmaktadır. Büyük
şehirlerde kazanç sağlayan mala yönelik suçlar için olanaklar ve suçların gizli
kalması olasılığı daha fazladır. Ayrıca toplum baskısı iyice azalmıştır. Bu
yüzden kent yaşamında suçluluk oranları daha fazla olmakta, küçük yerleşim
birimlerinde ise polisin daha az etkili olmasına rağmen daha az miktarda suç
oranına rastlanmaktadır.
Yapılan
çalışmalarda suçluların daha çok şehirde yaşayıp şehirde suç işledikleri
görülmüştür.
Kırsal
kesimde daha çok ilk kez suç işleyenlere rastlanıldığı halde , büyük şehirlerde
suç tekrarı oranları da fazla olmaktadır.
İç
göçler , gecekondulaşma ve Ekoloji: Organizmayla çevre arasındaki ilişkileri inceleyen
"Ekoloji" her ne kadar biyoloji bilimine ait bir kavramsa da , artık
Kriminolojide de kullanılmaya başlamıştır. Kriminoloji "suçluluk
bölgeleri" adı altında harita metodunu uygulayarak suçun yer itibarıyla
dağılışını tespit eder , suça yönelten faktörlerden biri olan suçlunun içinde
bulunduğu ortamın analizini yapar.
Ekoloji
teorileri belli fenomenlerin dağılımını ve çevreleriyle ilişkilerini inceler.
Ekoloji ile uğraşanlar suçu, çevrenin değişimi ile birlikte ortaya çıkan sosyal
değişmenin bir fonksiyonu olarak açıklamaya çalışır.
Şehrin
ekolojik yapısı nüfus,teknoloji ve ekolojik düzenlemelerden oluşur. Kültürel
özellikleri ve yaşam tarzları ise o şehrin toplumsal yapısını oluşturur. Sosyal
ekoloji teorisyenleri; yoksulluk oranları , nüfus değişmeleri , yerleşim
yerinin özellikleri , sosyal eşitsizlik ve göreli rahatsızlık gibi makro
düzeyde değişkenlerle ilgilenmektedir.
Göçler
- Çarpık Kentleşme: Ekonomik
, sosyal veya siyasal nedenlerle bireylerin yer değiştirmesine "göç"
denir. Göçler geçici yada daimi olmaktadır. Aynı ülkenin bir bölgesinden diğer
bölgesine yapılan göçlere "iç göç" denilmektedir
Endüstri
gelişmesi yüksek düzeye ulaşmış ülkelerde nüfusun büyük oranı sık sık yer değiştirmektedir. Yer değiştirmeler aileler ,
özellikle küçük çocuklar ve yaşlı kimseler için çoklukla baskı nedeni olmakta,
çoğu zaman yeni bir çevreye uymakta ve yeni dostlar edinmekte zorluk
çekmektedirler.
İç göçler
beraberinde bazı sosyal sorunlara neden olmaktadır. Bu süreç içinde artan
gecekondulaşma, kentsel hizmetlerin aksaması, işsizlik, göç edenlerin topluma
uyumsuzluğu, şehir kültürüne yabancılık ve kültürler arası çatışma gibi
sorunlar yaşanmaktadır.
1950'li
yıllardan itibaren sonra hızlı nüfus artışı, tarımda makineleşme, toprak
dağılımının düzensizliği ve şehirlerde iş imkanlarının artışı ülkemizde şehre
göçü arttırmıştır. Şehre göçte daha konforlu hayat sağlama , şehirlerin eğlence
merkezi olması gibi faktörlerde etkili olmasına karşın ana etken ekonomik sorunlardır.
Son
yıllarda ardarda gelen göçük, heyelan, deprem, sel
gibi doğal afetler ve Güneydoğu sorunu da köyden kente göçü arttırmıştır.
Endüstrileşmenin
şehirleşmeye oranla ağır temposu , şehirlere akan iş gücünü işletmelerin
emmesini engellemektedir. Bu nedenle şehre göç edenler , belli bir ihtisasa
dayanan endüstri alanından ziyade geçici , ihtisas istemeyen hizmetlerde
istihdam olmakta, marjinal sektör denilen seyyar satıcılık , ayakkabı
boyacılığı ve kapıcılık faaliyetleri gibi prodüktiv
olmayan işlerle uğraşmaktadırlar. Bu durum açık işsizliğe ayrıca vergi
toplanamayan kayıt dışı bir ekonomi oluşmasına ve kırsal kesimden kentlere
gelen genç becerikli atılgan unsurların yerinde kullanılamaması sonucu
"sosyal erozyon"a neden olmaktadır.
Ülkemizin
ekonomik ve sosyal yapısı bu göçü kaldıramadığı için Türkiye’nin şehirleşmesine
"aşırı şehirleşme", "çarpık şehirleşme" gibi isimler
verilmektedir.
Göçün
etkileri: Kırsal alandan
kente gelenler eski davranış ve alışkanlıklarını, örf ve adetlerini de getirmektedirler.
Göç edenlerin bazıları şehirle bütünleşirken bazıları şehirde ayrı gruplar
meydana getirmektedirler .
Gelenek ve
göreneklerin uymayışı nedeniyle kent değerlerini yadırgayan ve zaman zaman şehirle çatışan kendine has bir gecekondu kültür
çevresi oluşmuştur.
Göç
edenlerin şehirleşmesi yani şehre entegrasyonu için çok uzun zaman
gerekmektedir. Bunun yerine sadece gelenlerin intibakı söz konusu olmuştur.
Bütünleşme (entegrasyon) topluluktaki mevcut müesseselerin bir bütün teşkil
edecek şekilde birbirini tamamlama durumudur. Şehre intibak ise , göç edenlerin
şehirle bütünleşmeleri değil , şehirle sürekli ilişki kuracak kadar uzlaşma
içinde olmalarıdır .
Sahte
kentleşmenin getirdiği yetersiz imkanlar ve anomi (düzensizlik,
karmaşa) suç işlemede etken olabilmektedir.
Şehirli
bürokrat hayat tarzına ve düşünce yapısına aykırı göçmeni hor görmekte ve şehre
gelmesinin engellenmesini istemektedirler. Göç edenler bürokratik teşkilatların
yapısı karşısında yönetime yabancılaşmakta, devlet dairelerinde işlerini
yürütememektedirler. Bürokratlarda yeterli ilgi vermemektedirler. Bu yüzden
tanıdık memur bulmaya , rüşvet , torpil gibi yöntemlerle güçlükleri aşmaya
çalışmaktadırlar .
Göç
nedeniyle kültürel farklılıklar düşmanlık ve gerginlik meydana gelmektedir.
Bu kültür
çatışması en çok genç kuşakları etkilemektedir. Kente ailesiyle birlikte ya da
tek başına gelen çocuk yeni çevresinde farkına vardığı heyecanlı ,serüvenli
,renkli bir hayatı düşleyecek ve elde etmeye çalışacaktır. Kentte kavuşacağını
sandığı eğlence ,macera , şöhret ve zenginliğin beklentisinin yanında yetersiz
eğitim ve yetenek eksikliği gibi nedenlerle arzuladığı iş ve geleceği elde
edemeyeceği düşüncesine kapılan çocukların , kentte değişen geleneksel aile
törelerinin çocuğu koruyan yaptırım gücünün zayıflaması , ailenin sosyal
kontrol fonksiyonunu yerine getirebilecek başka kurumların olmaması nedeniyle
suça daha kolay yönelme olasılığı büyüktür..
İzmir'de
yaptığımız çalışmalarda şehir haritasından yararlanarak , sosyoekonomik yönden
benzer semtleri mümkün olduğunca bir araya getirerek Büyük Şehir Belediyesi
içindeki semtler sınıflandırılmıştır. Bu çalışmalarda sosyoekonomik düzeyin
düşük , kırsal kesimden göçlerin ve gecekondulaşmanın yoğun olduğu şehir bölgelerinde
suç oranlarının şehrin diğer bölgelerine göre yüksek olduğu belirlenmiştir.
Yapılan başka çalışmalarda da benzer sonuçlar bulunmuştur. Bu çocuklar kendi
oturdukları semtlerin yanısıra , şehrin sosyoekonomik
yönden gelişmiş semtlerine ya da garaj çevresine gelerek burada da suç
işlemektedirler.
Küçük
yerleşim birimlerinde suç işleyenlerin çoğunluğunu aynı bölgede doğmuş kişiler
oluşturduğu halde, büyük kentlerde suç işleyenlerin büyük çoğunluğunu kırsal
kesimde doğup sonradan şehre göç etmiş kişiler oluşturmaktadır.
Gecekondulaşama
ve etkileri: Türkiye’de
1950’lerden sonra görülmeye başlayan iç göçler ve hızlı kentleşme hareketinin
özellikle büyük kentlerimizde konut açığı sorununa ve gecekondulaşma gibi
olumsuz bir yapılaşmaya neden olduğu bilinmektedir .
Şehre göç
edenlerin ilk durağı gecekondu olmaktadır. Ancak yavaş sanayileşme ve güvenli
yüksek ücretli iş azlığı gecekondu bölgelerini geçici alanlar olmaktan
çıkarmakta, kesin kalıcılık sağlamaktadır .
Gecekonduda
yaşayanlar genellikle oturdukları evlerin mülkiyetine sahip değildirler.
Gecekonduların kuruldukları alanlar, satın alınmayan parsellenmemiş arazilerdir
. Gecekondu bölgelerinde evler genellikle sık ve tek katlıdır. Konutların
sıklığı dışarıdan gelecek herhangi bir tehlikeye karşı korunma psikolojisinden
ileri gelmekte , evlerin tek katlı olmasının nedeni ise ekonomik
olanaksızlıklar yanında, herzaman devletin güçleri
tarafından yıkılma endişesinden doğmaktadır. Bu alanlar ilk aşamada illegal
olarak işgal edildikleri için gecekondu sahipleri herzaman
dışarıya atılma endişesiyle yaşamaktadırlar. Buda siyasiler için koz olarak
kullanılmakta ve oy toplayabilme amacıyla buralarda oturma aflarla legal hale
getirilmektedir.
İzmir’in
%35 i (bina olarak) gecekondulardan oluşmaktadır.
Daha iyi
yaşama özlemi içinde şehre göç eden aile geldiği yerde tam olarak umduğunu
bulamamakta, şehirde yeni ve katlanılması güç sorunlarla karşı karşıya
kalmaktadır. Örf ve adetlerine sadık , kapalı ve özel bir toplumsal yaşam
biçimine sahip gecekondunun çekirdek ailesi geniş kırsal aileden de, kentin
modern çekirdek ailesinden de farklı bir kültüre sahiptir.
Göç ettiği
şehre uyum güçlüğü içindedir. Özellikle işsizlik ve yetersiz gelir düzeyi bu
uyumu dahada zorlaştırmaktadır. Kentin insan yaşamını
kolaylaştıran konforunun çekiciliğine özenmekte , ancak kentteki gelenek ve
göreneklerin kırsal kesimdekilere uymaması nedeniyle aynı zamanda kent
değerlerini yadırgamaktadır.
Erkek
otoritesini yitirmekten korkmakta , kadın ve çocuklar daha bağımsız olmak
istemektedirler. Bu kültür çatışması en çok genç kuşakları etkilemektedir. Kent
yaşamına hazır olmayan çocuklar bir yandan da dışarıdan göç edenlere karşı
kentlilerin önyargıları yüzünden soyutlanmaktadır.
Bu
uyumsuzluklara tepki olarak kendini kanıtlama , kentli yaşıtlarına özenme ve
otoriteye baş kaldırma gibi etkenler özellikle çocukları suça yöneltmektedir.
Toplumsal yalnızlık çeken ailede çocuk suçluluğu çoğunlukla bir baş kaldırma ve
çevreye karşı çıkma girişimi olarak belirmektedir.
Göçlerin
ve gecekondulaşmanın büyük şehirlerde sosyal gerilimlere , sosyal gruplar arası
çatışmalara sonuç olarak çocuk suçlarının özellikle mala yönelik suçların
artmasına neden olduğu belirtilmektedir. Kentlerdeki yaşam koşullarının zorluğu
etraflarını saran gecekondu bölgelerine yansımaktadır. Geleneksel aile çevreye
direnemez olduğunda gevşeme ve serbestleşme olmakta , bunu hisseden çocuğun ilk
tercihi sokak olmaktadır
Ekonomik
güçlükler nedeniyle çocukların okula gönderilmeleri ikinci planda kalmakta ,
ekonomik yönden aileye katkıda bulunma zorunluluğu onların öğrenim çağında para
kazanma çabası içinde bulunmalarına sebep olmaktadır. Sonuçta çocuklar ya
ayakkabı boyacılığı, hamallık , midyecilik gibi niteliksiz işler yapmakta , ya
da dilencilik , tombalacılık, kaçak sigara satma gibi işlere karışmaktadırlar.
Çocuğun
erken yaşta çalışmak zorunda kalması hem eğitimini aksatmakta, hem de iş
çevresinde zararlı alışkanlıklar kazanabilmesine yol açmaktadır.
Gecekonduların
genel özellikleri küçük, dar ve sağlıksız konutlar olmaları, alt yapılarının
bulunmamaları ve kalabalık nüfusa sahip olmalarıdır. Çocuk kendisine ait
dinlenebileceği, hayal gücünü ve düşünmesini geliştirecek oyunlar
oynayabileceği odadan mahrumdur.Kalabalık ailelerde kavga, üzüntü çocuğun pek
yakınında olmaktadır. Yaşam güçlükleri nedeniyle yeterli ilgi, disiplin ve
eğitim verilememektedir. Çocuk ailenin eksikliğini giderecek, içindeki enerjiyi
uygun yerlere kanalize edecek ve toplumsallaşmasını
sağlayacak okuldanda uzak kalmaktadır.
Kültür
değişmelerini ve bu değişimlerin yarattığı kültür ihtilaflarını suçun doğrudan
veya dolaylı etkeni sayan görüşler geniştir. Köyden kente gelenler gecekondu
bölgesinin olumsuz şartlarını kendi köyü ile karşılaştırmakta ve yinede
yaşantısını daha iyi, memnuniyet verici bulmaktadır. Bu nedenle köyden gelen
nüfus geri dönmeyi düşünmemektedir. Ancak kuşaklar değiştikçe gecekondu
bölgesinin insanı kıyaslamayı köyle değil yaşadığı şehrin gelişmiş bölgeleriyle
yapmaktadır. Kültür çelişkisi köyden gelen insanca kavrandığında , kültür
itilafları ortaya çıkmakta, kültür değişiminin yaratacağı ceza adaleti
sorunları daha açık ve kesin olarak belirmektedir.
Gecekondu köydende kenttende farklı kültüre
sahiptir. Buna geçiş kültürü de denilebilir. Kişiler köydeki eski tek sesli
müzikten zevk alamamakta, kentteki yeni müzik türlerine uyum gösterememektedir.
Arabesk geçiş toplumu müziği olarak karşımıza çıkmaktadır. Gecekonduda
yaşayanlarla kentte yaşayanlar arasında çağı gerektirdiği yaşam düzeyi
arasındaki uçurum giderek derinleşmekte, kültürel farklılaşma ve şehre uyum
güçlüğü meydana gelmektedir. Gecekonduda oturanlar zamanla ekonomik olarak düze
çıkmaktadır, ama bu atılım kültürel ve sosyal alanlara taşınamamıştır.
İzmir’de
gecekonduda oturan nüfusun kentin tüm nüfusuna oranı % 40-45 arasındayken, suç
işleyen çocukların yaklaşık % 75'i gecekondu yada kısmen gecekondu bölgelerinde
oturmaktadır. Yavuzer'in bir çalışmasında suç işlemiş
1181 çocuktan 701 inin gecekonduda oturduğu belirlenmiş, sonraları İstanbul'da
yapılan çalışmalarda davası görülen çocukların neredeyse tümünün ikamet
yerlerinin gecekondu olduğu görülmüştür.
Göç
olayını yaşayan çocuklar daha çok hırsızlık ve yaralama suçlarını
işlemektedirler. Yaralama suçlarının toplumsal uyumsuzluk kaynaklı olduğu
düşünülmektedir. Hırsızlığın ilk planda daha çok ekonomik zorluklar nedeniyle
yapıldığı, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak için bu yola başvurduğu
düşünülebilir. Gerçekte nedenlerin ve tehlikenin en büyüğü ana babanın sevgi, şevkat ve bakımından yoksun olmaktır. Hırsızlık yapan çocuk
bu yolla maddi gereksinimini gidermekten çok ailenin ve okulun denetiminden
uzak kalmanın verdiği bir başıboşluk içinde suça yönelmekte, sevgi ve
sevecenlik eksikliğini gidermek için bu yola başvurmaktadır.
Sonuç:Kırsal kesimden kentlere göç olayı,
özellikle genç kuşakları etkileyerek suç potansiyelini de beraberinde
getirmektedir.
Ancak
gelecekte Batı ülkelerinde görüldüğü gibi kent kökenlilerin suçlu çocuklarının
çoğunluğu oluşturması olasılığı da göz ardı edilmemelidir.
Bu güne
kadar gecekonduya ve kaçak yapılaşmaya müdahale etmeyen şehirlerin istila
edilmesine göz yuman tüm belediye başkanları , sadece çarpık kentleşme
sonucunda oluşan sağlık sorunları ve doğal afetlerin oluşturduğu zararlardan
değil çocuk suçluluğunun artışından da sorumludur.
İlgili
Anayasa maddeleri:
Anayasa
23: Herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.
Yerleşme
hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak,
sağlıklı ve düzenli bir kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;
Seyahat
hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;
Amaçlarıyla
sınırlanabilir
...............
Anayasa
madde 35/3: Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz
Anayasa
madde 56: Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi
geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve
vatandaşların ödevidir.
Devlet,
herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve
madde gücünde tasarruf ve verimi arttırarak, işbirliğini gerçekleştirmek
amacıyla sağlık kuruluşlarını tel elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.
Devlet, bu
görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak,
onları denetleyerek yerine getirir.
Sağlık
hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık
sigortası kurulabilir.
Önerilen
Çözüm: Gecekondulaşmanın
önlenebilmesi için siyasi iktidarların oy kaygısından uzak şehir yasaları
yapılmalı, imar affı kanunları yürürlükten kaldırılmalı , imara dönük af yasası
olmamalıdır.
Kamunun
malı olan devlet,hazine , belediye arsalarına yapılan kaçak yapıların ,
gecekonduların kente karşı işlenmiş bir suç olduğu görüşü toplumun bütün
kesimlerince benimsenmeli;
Türk Ceza
Kanunundaki hırsızlık ve gasp suçlarına eşdeğer kabul edilecek yasal
düzenlemeler yapılmalı , imar mevzuatına aykırı yapılaşmalara karşı müdahale ve
yaptırım gücüyle donatılmış, meslek odaları ,sivil kuruluşlar ve bilim adamları
katılımlı ,özerk , yerel ve demokratik denetleme kurumları oluşturulmalı ;
yaşadığımız
kente sahip çıkma amacıyla hukuka aykırı olarak tesis edilen idarenin her türlü
işlem ve eylemine karşı sorumlu bir birey olmanın gereğini yerine getirerek
"menfaatlerimizin ihlal edildiği " her durumda idari yargı yoluna
başvurarak iptal davalar açmak hepimiz için hem bir hak hem bir ödev olmalıdır.
Hazine
arazilerinin belediyelere ve toplu konut kooperatiflerine devri ile gecekondu
önleme bölgeleri oluşturulmalı, gecekonduya karşı proje uydu kentler yapılmalıdır.
Köydeki
gelir azlığı , verimsizlik , işgücü fazlalığı gibi itici nedenlerin önlenmesi
gerekmektedir. Kırsal alanda verimkar istihdam olanakları meydana
getirilebilmelidir. Tarım dışı hizmetler kırsal alana girmelidir.
Sanayi
kuruluşları şehir dışı nitelikte oluşturulmalı , hammaddeye bağlı olmayan
serbest sanayi kuruluşları iş gücü arzının en yüksek olduğu bölgelere
kurulmalı, bölgeler arası dengeli politika uygulanmalı ,sanayi nüfusu yurt
çapında dengeli dağıltılmalı, GAP projesi benzeri DAP
,KAP projeleri yaşama geçirilerek halkın doğduğu yerde tutulması sağlanmalıdır.
DAP, KAP
gibi projelerin gerçekleştirilmesi şehirlere göçü engelleyerek şehirlerde
meydana gelen bir çok sorunların yanında suçlulukta da bir azalmaya neden
olacaktır.
Demiryolu
ağırlıklı hızlı bir ulaşım sistemi oluşturulup, cazibe merkezi olan büyük
şehirlere gidip-gelme kolaylaştırılarak, şehre göç ihtiyacı ortadan
kaldırılmalıdır.
Çevrenin
suçluluk özellikle de çocuk suçluluğu üzerindeki olumsuz etkileri dikkate
alınmalı, Çocuk Mahkemelerinde çocukların çevrelerini araştırma görevi olan ve
sayıları yetersiz sosyal hizmet uzmanı ,psikolog, pedagog gibi uzmanların
sayısının arttırılması sağlanmalıdır. Çocuk Mahkemelerinde yargılanan çocuklara
ait özel olmayan istatistiki bilgilerden yararlanarak bir izleme yöntemi
geliştirilmelidir.
Çocuk
suçlularla ilgili olarak özel olarak eğitilmiş polislerden Çocuk Polis
departmanları kurulmalıdır.
Çevrenin
etkisiyle artabilecek ve ergenlik dönemi bunalımları olarak ortaya çıkan
suçları önlemek için aile danışma merkezleri ve gençlik merkezleri
yaygınlaştırılmalı, gençlerin sosyal kültürel faaliyetlerden yararlanabilmesi
için belediyeler düzeyinde uygun imkanlar sağlanmalıdır
Çocuğu suç
işlemeye teşvik eden ailelerin velayet hakkını sınırlayan vesayet daireleri kurulmaldır.
Çocukları
suça teşvik ve azmettiren kişilere yönelik ceza ve yaptırımların
büyüklerinkinden daha fazla olmasını sağlayacak özel düzenlemelerin
oluşturulmalı, azmettiren kişi ebeveynlerden yada akrabalardan biriyse yaptırım
daha da arttırılmalıdır.
İzmir’de
geçen yıllarda gecekondulaşma ve çarpık kentleşme nedeniyle bir sel felaketi
yaşandı ve onlarca insan öldü. Bu gidişatı durduramazsak doğal sellerin yanı
sıra bilelim ki suç selleri de kapıdadır
Koca
bir kent. Ve yanı başında gecekondular
Değişen,
değiştikçe de oradan oraya savrulan insanlar
Artan
ve göç eden nüfuslarla, patlayan kentler..
ve
yarını arkada arayan kalabalıklar...
Kalkınmak,
sanayileşmek, geri kalmışlık çemberini kırmak
NE
PAHASINA
*ne
günah işledim ki bebekken
henüz
suçu bile tanımadığım çağda
yaşamımın
paslı ipliği
gençliğini
yitirmiş ve çiçeksiz (olarak)
acımasız
parca nın (kaderin) iğine
dolandı
sgiacomo leopardi 1789-1837
İnsanlara
ve kentlere
değer
vermek için
ille de
yıkımlarına mı tanık olmak gerekir?
Celal
İnal
KAYNAKLAR
-Akgün
N. Adli Psikiyatri , pp.69-71 ,Ankara, 1987.
-Akıllıoğlu T. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme :Yorum. A.Ü SBF
İnsan Hakları Merkezi Yayınları No:13 Andlaşmalar
Dizisi No:1 1995 Ankara
-Akın
İ. Şehirleşmenin doğurduğu ceza adaleti sorunları sempozyumu 1973,Fakülteler
Matbaası,İstanbul ,5-7,1974.
-Başaran
İE Eğitim Psikolojisi, Emel Matbaacılık, Ankara, 1986.
-Bilge
Y, Hancı İH, Kendi Ö. 1989-1994 Yılları Arasında Ankara Çocuk Mahkemesinde
Davaları Sonuçlanan Çocukların Demografik Özellikleri. V.Anadolu Psikiyatri
Günleri, 6-8 Haziran 1996, İzmir.
-Bilge
Y, Hancı İH, Kendi Ö, Tıraş ZB. Mala Yönelik Suçlar Açısından Çocuk Suçluluğu.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Seminer Dergisi (Baskıda)
-Chazel, J. Annales Internationales de Criminologie,(1969)
(Çeviri :Kazuk,K. Adalet Dergisi , 4,
206-219,(1971)).
-Cihan
E. Şehirleşme ve Zabıta . Şehirleşmenin doğurduğu ceza adaleti sorunları
sempozyumu 1973 Fakülteler Matbaası İstanbul,192-195,1974.
-Cin Ş,
Demirağ B, Girgin N, Zevkliler M Gecekondu
bölgelerinde sosyal araştırmalar I- Gecekondu ailesinin sosyal yaşamaı ve çocuk ölümleri. Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Mecmuası cilt XXVIII sayı III-IV'e ek,1975
.
-Çoker, F., Kazancı, F., Kazancı, M. Türkiye Cumhuriyeti
Kanunları ,Kazancı Matbaacılık, İstanbul ,1996.
-Çoltu A, Hancı İH, Ege B, Demirçin
S. 1988-1992 yılları arasında Bursa'da Farik-i
Mümeyyizlik muayenesine gönderilen demografik özellikleri. 7.Ulusal Adli Tıp
Günleri (1-5 Kasım 1993, Antalya)Poster sunuları kitabı, 51-58, 1993.
-Doğan
NN:Çocuk suçluluğu ve yargılamaları. Denetim Yıl:6 sayı:66-67, Haziran-Temmuz
1991, 12-13.
-Dönmezer S. Kriminoloji , Filiz Kitabevi
, İstanbul,1984.
-Dönmezer S. Hızla şehirleşen ve sanyileşen
bir küçük şehir toplumunda suçluluk (Ereğli projesi)
.
Şehirleşmenin doğurduğu ceza adaleti sorunları sempozyumu 1973 Fakülteler
Matbaası İstanbul, 1974.
-Dülger
HE, Hancı İH, Ertürk S, Coşkunol
H. 1988-1991 yılları arasında suç işledikleri iddiasıyla Elazığ'da Farik-i Mümeyyizlik muayenesi için gönderilen çocukların
demografik özellikleri. 28. Ulusal Psikiyatri Kongresi (27-30 Eylül,Ankara) 'nde sunulmuştur. Adli Tıp Derg.,
8(1-4):131-136, 1992.
-Ege B,
Hancı İH, Ertürk S. İzmir ili çocuk suçları haritası.
1992 Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Günleri Serbest Bildiriler kitabı, 316-322,
1992.
-Erdoğmuş Z. Hüküm giymiş erkek çocukların suç işlemelerinde
rol oynayan faktörler:Elazığ Çocuk Islahevi örneği Sosyolojide son gelişmeler
ve Türkiye'de etkileri ,Abant,26-27 Kasım,1992, Unesco
Milli Komisyonu, 114-131,Ankara, 1993.
-Etiz
S.Türkiyede Nüfus Artışı ve Şehirlere Göç Anadolu Tıp
Dergisi 3:563-572 , 1981.
-Friedlunder,K. The psycho-analytical approach to juvenile
delinquency, Routledge and Keagan Paul Ltd., London, 1971 (Yavuzer ,H. Çocuk
ve Suç ,5.Basım , Remzi Kitabevi , İstanbul
,1990.)'den alınmıştır.
-Gencay
M. Gecekondu problemi ,İmar iskan bakanlığı yayınları , No:6,Ankara ,1962 ,
p5-6.
-Gibbons DJ. Delinquent Behaviour , Prentice-Hall Inc. , Englewood
Cliffs ,New Jersey , 172-182. [İçli, T.G. Türkiyede Suçlular ,Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu , Atatürk Kültür Merkezi Yayını Sayı:71 , Ankara,(1993).]'den
alınmıştır.
-Glueck, S., Glueck, E.T. Unraveling Juvenile Delinquency, Harvard University Press, Cambridge , Mass, 1950.
-Gökçe
B. Gecekondu gençliği Hacettepe Üniversitesi Yayınları, p 132 , Ankara ,1971.
-Gürelli
N. Şehirleşme ve suç.. Şehirleşmenin doğurduğu ceza adaleti sorunları
sempozyumu 1973 Fakülteler Matbaası , 121-128 , İstanbul,1974.
-Gürpınar
S, Hancı İH, Aktaş EÖ, Gündüz M, Yücel S. Trabzon'da
çocuk suçluluğu. Karadeniz Tıp Dergisi 7:1 , 39-41 , 1994.
-Gürpınar
S, Hancı İH, Aktaş EÖ, Yücel S. Trabzon Çocuk
Mahkemesi'nde davaları sonuçlanan çocuklar. IV. Karadeniz Tıp Günleri (31
Mayıs-3 Haziran 1995 Trabzon)'nde sunulmuştur.
-Hancı
İH. Adli Psikiyatri. İntertıp Matbaacılık. İzmir,
1997.
-Hancı
İH. Çocuk suçluluğu: Aile ve Eğitimin etkisi.7.Ulusal Adli Tıp Günleri (1-5
Kasım 1993, Antalya) Poster sunuları kitabı, 199-208, 1993.
-Hancı
İH.Gecekondulaşma ve çocuk suçluluğu. Adli Tıp Dergisi (Baskıda)
-Hancı
İH. Çocuk Hakları Sözleşmesine Uygun Olarak Çocuk Suçluluğu İle İlgili İç
Mevzuatımızda Yapılması Gereken Düzenlemeler. V.Anadolu Psikiyatri Günleri, 6-8
Haziran 1996, İzmir.
-Hancı
İH, Akçiçek E, Aktaş EÖ, Batuk G, Coşkunol H, Erol A.
Çocuk suçluluğuna ekolojik bir yaklaşım: Çocukların oturdukları şehir
bölgeleri. IV. Karadeniz Tıp Günleri (31 Mayıs-3 Haziran 1995 Trabzon)'nde sunulmuştur. Eğitim Dergisi, Ege Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Yayını, 1, 185-190, 1996.
- Hancı
İH, Ersoy MA, Akçiçek E: Meterolojik
Faktörlerin Çocuk Suçluluğuna Etkisi. Adli Tıp Dergisi (Baskıda)
-Hancı
İH, Aktaş EÖ, Akçiçek E. İç
göçlerin çocuk suçluluğuna etkisi. IV. Karadeniz Tıp Günleri (31 Mayıs-3
Haziran 1995 Trabzon)'nde sunulmuştur. Eğitim
Dergisi,Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayını, 1, 173-183, 1996.
-Hancı
İH, Aktaş EÖ, Keleş H, Yavuz İC,Ertürk
S, Demirçin S. İzmir Çocuk Mahkemesi'nde davaları
sonuçlanan çocukların demografik özellikleri : 1991-1993.Adli Tıp Dergisi ,
10,29-35, 1994.
-Hancı
İH, Demirçin S, Coşkunol H,
Ege B, Ertürk S, Yemişcigil
A. Çocukların oturdukları bölgelere göre İzmir ilindeki çocuk suçlarının
dağılımı. 1992 Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi günleri serbest bildiriler kitabı,
332-342, 1992. (Ege Tıp Dergisi , 32(3-4) :351-355 , 1993.)
-Hancı
İH, Demirçin S, Ege B, Coşkunol
H. 1988-1990 yılları arasında İzmir çocuk mahkemesinde davaları sonuçlanan
çocukların demografik özellikleri. 28. Ulusal Psikiyatri Kongresi (27-30 Eylül
1992 ,Ankara)'nde sunulmuştur. Ege Tıp Dergisi
:32(3-4) , 357-360 , 1993.
-Hancı
İH, Dülger HE, Toy E, Demirçin S, Ertürk
S, Coşkunol H. 1988-1991 ylları
arasında Elazığ'da suç işlediği iddiasıyla yargılanan çocukların demografik
özellikleri Ege Tıp Dergisi 32(3-4): 343-345 , 1993.
-Hancı
İH, Ege B. İzmir'de suç işleyen çocukların sosyolojik özellikleri. Adli Tıp Derg., 9(1-4):3-9, 1993.
-Hancı
İH, Ege B. İzmir islahevindeki hükümlü çocukların
demografik özellikleri.
7.Ulusal
Adli Tıp Günleri(1-5 Kasım 1993, Antalya) Poster sunuları kitabı, 333-342,
1993.
-Hancı
İH, Ege B, Demirçin S, Coşkunol
H, Ertürk S, Yemişcigil A.
Göçlerin İzmir ilindeki çocuk suçlarına etkisi. 1992 Çocuk ve Ergen
Psikiyatrisi günleri serbest bildiriler kitabı, 343-349, 1992. (Ege Tıp
Dergisi, 32 (3-4):347-350 , 1993.)
-Hancı
İH, Ege B, Ertürk S. Adli Tıp'a Farik-i
Mümeyyizlik muayenesi için gönderilen çocukların demografik özellikleri. Adli
Tıp Derg.,7(3-4):103-109, 1991.
-Hancı,
İ.H., Tıraş, B., Makarç, S., Keleş, H., Tamar, M., Demirci, A., Öztürk,
A. Çocuk Hakları Çalışma Günleri Raporu, İzmir, 6. Grup Acil Durumlarda ve Yasa
Karşısında Çocuk, 1996.
- Heper M Türkiye de Kent,Göçmen ve Bürokratik Örgütler , Üçdal Neşriyat , İstanbul 1983 (Görmez K. Şehir ve insan,
Milli Eğitim Basımevi, İstanbul ,1991. ) 'den alınmıştır.
-İçli,
T.G. (1993) Türkiyede Suçlular ,Atatürk Kültür, Dil
ve Tarih Yüksek Kurumu , Atatürk Kültür Merkezi Yayını Sayı:71 , Ankara, 1993.
-İçli
TG ,Özcan N Türkiyede ekoloji ve suç ilişkisi üzerine
bir çalışma .Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi Cilt 9 Sayı:1-2
, 27-52,1992.
-Johnson
V, Pandina RJ. Effects of the family environment
on adolescent substance use, delinquency and coping styles.
Am J Drug Alcohol Abuse 1991 , 17(1):
71-88.
-Kaufman I. J Am Acad Child Psychiatry
(1983) (Yörükoğlu, A. ve ark. (1988) 24.Ulusal
Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Kongresi ,847-855, 1988)'ten alınmıştır.
-Kempton T,Forehand R: Juvenile sex offenders:similar to, or
different from other incaecerated delinquent offenders? Behav Res Ther,
30(5):533-6,1992.
-Kolvin I, Miller FJW, Fleeting M,
Kolvin PA. Br.J.Psychiatry ,152 , 80-90, (1988).
-Konanaç E. İzmir Barosu Dergisi, 3, (1992).
-LeBlac M: Family dynamics , adolescent delinquency and adult criminality. Psychiatry, 55(4), 336-53, 1992.
-Levent,
Ş. İzmir Barosu Dergisi, 3, 81-84, (1992).
-Lewis, D.O. in Comprehensive Textbook of Psychiatry , pp. 1754-1760 ,Williams and Wilkins , Baltimore.
-Mangır,M.,
Başar, F. Kırıkkale Barosu Dergisi, 8, 35-38,(1993/1-2) .
-Özek
Ç. Türkiyede şehirleşmenin ana nitelikleri ve ceza
adaleti yönünden yol açtığı sorunlar.Şehirleşmenin doğurduğu ceza adaleti
sorunları sempozyumu 1973 Fakülteler Matbaası İstanbul 27-87 ,1974.
-Özgür
S, Özgür T. Sosyal Pediatri Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Yayınları No:102 2.
Baskı İzmir, 1993.
-Özkara E, Katkıcı U, Hancı İH, Özkök
MS, Aktaş EÖ, Ildız E.
Sivas'ta çocuk suçluluğu: 1989-1993. Cumhuriyet Üniv
Tıp Fak Dergisi 17 (2): 102-105, 1995.
-Özsever
A: Türkiye'de çocuk suçluluğu Adalet Dergisi, 1979, 3-4, 243-280
-Rutter M, Taylor E, Hersov L. Child and Adolescent
Psychiatry. Modern Approaches.
Third Edt., Blackwell Science, Oxford, London, 1994.
-Sevgi
,C. Kentleşme Sürecinde İzmir ve Gecekondular ,Kuvvet Matbaacılık , İzmir,
1988.
-Siegel LJ Criminology , West Publishers Company ,St.Paul ,1989
-Sözer , A.N., Demirbilek, T. Ege
Bölgesinde İstihdam ve Çalışma Yaşamının Genel Görünümü , Ege Sanayicileri ve
İşadamları Derneği (ESİAD) Yayını No:93/ESA-4 , Neşa
Ofset ve Ambalaj san. ve tic. A.Ş, İzmir, 1993.
- Sözmen EY, Girgin FK, Menteş G, Ersöz B, Hancı İ. Platelet-Rich Plasm Monoamine
Oxidase Activities: A Novel Marker of Criminality for Young Delinquents?
Turk J Med Sci 26 :475-477 , 1996.
-Sykes GM Crime and Society Princeton Uni.Press, Princetın
,1963.
-Şar V,
Şar İ, Çetinkaya M, Karamuk M. Suç işleyen çocuk ve
ergenler üzerinde sosyal psikiyatrik bir inceleme Klinik gelişim 4, 812-815 ,
1990
-Şenyapılı, Ö. Kentleşmeyen ülke , kentlileşen köylüler.
ODTÜ,Mim.Fak.Ara.Yay., Ankara, p19, 1981.
-Tamar ,M. İzmir Çocuk Islahevinde hükümlülerin genel
özellikleri. Mezuniyet tezi , Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi ,İzmir, 1985.
-Tatlıdil, E. Kentleşme ve Gecekondu, 1989 [ Sözer , A.N., Demirbilek, T. Ege
Bölgesinde İstihdam ve Çalışma Yaşamının Genel Görünümü , Ege Sanayicileri ve
İşadamları Derneği (ESİAD) Yayını No:93/ESA-4 , Neşa
Ofset ve Ambalaj san. ve tic. A.Ş, İzmir, 1993. ]'den alınmıştır.
-Tokuçoğlu B. Kentleşmeyi olumsuz yönde etkileyen imar afları
ve ilgili mevzuat İzmir Barosu Dergisi , 44-48 ,Nisan 1994.
-Toprak,
Z. Kent yönetimi ve politikası, Akevler Akdeniz
Bilimsel Araştırma Merkezi Yayınları No:3, Anadolu Matbaacılık ,İzmir, 1988.
-Tuncer,O Çocuk Suçluluğu. Biyo-psiko-sosyal açıdan ergenlik. Ayın Kitabı, Ege Üniversitesi
Matbaası, İzmir, pp.12-13, 1976.
-Uluğtekin S. Hükümlü çocuk ve yeniden toplumsallaşma, Bizim
Büro, Ankara, 1991.
-Uluğtekin S. Türkiyede suçlu
çocuklar ve toplumsal ekonomik kökenleri, Adalet Dergisi , 70: 1-2, 81-92 ,
1979.
- Yavuz
C, Hancı İH, Çakmak MA, Arısoy Y, Ege B. 1991-1993
yılları arasında İzmir'de çocuk suçluluğu. 1.Adli Bilimler Kongresi, 12-15
Nisan 1994, Adana. Bildiriler Kitabı 151-154.
-Yavuzer ,H. Çocuk ve Suç ,5.Basım , Remzi Kitabevi , İstanbul, 1990.
-Yavuzer H, Güngörmüş O, Minibaş
J. 24. Ulusal Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Kongresi, 1000- 1003, (1988).
-Yörükoğlu, A., Sonuvar, B.,
Gökler, B., Öy,B. 24.Ulusal Psikiyatri ve Nörolojik
Bilimler Kongresi ,847-855,(1988).
-
Yücel, M.T. Kriminoloji "Suç ve Ceza ,Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı
, Ankara, 1986.
110-Yücel
MT Adalet Dergisi, 11, 696-718, (1971).
Doç.Dr.İ.Hamit Hancı Ege Üniv. Tıp Fak.. Adli
Tıp Anabilim Dalı Bornova İZMİR
Web
adresi: http://www.med.ege.edu.tr/~hanci (Tıp ve Sağlık Hukuku)
e-posta: hanci @med.ege.edu.tr