www.kriminoloji.com
YARGILAMA SONRASI SUÇA İTİLMİŞ COCUKLARA YÖNELİK BİR
PSİKOLOJİK YARDIM HİZMETİ: İKİLİ PSİKOLOJİK DANIŞMA
Yrd.Doç.Dr. Esra CEYHAN
Anadolu Üniversitesi Eğt. Fak. Öğr. Ü.
Günümüz toplumlarında çocuk ve gençlerin suça
yönelmelerini önlemek kadar tekrar suç işlemelerini önlemek de oldukça
önemlidir.Ülkemizde Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre 11-18 yaş grubundaki
çocukların, güvenlik birimlerine birden fazla gelme oranları % 21,8’dir.
(http://www.adli-sicil.gov.tr/istatist.htm). Bu oran, çocukların tekrar suç
işleme potansiyellerinin yüksek olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla, bu durum
çocukların tekrar suç işlemeleri ile baş etmede psikolojik yardım hizmetlerinin
önemini ve araştırma ihtiyacını ortaya koymaktadır. Zira, çocuk suçluluğu, aile
ve toplum düzenini tehdit eden önemli bir toplumsal problemdir. Aynı zamanda,
bir çocuk için toplum tarafından dışlanmış olmak oldukça acı veren bir
yaşantıdır (Mervis, 1985).
Literatürde, suça yönelmiş yaşadıkları problemlere
ve/veya sahip oldukları yetersizliklere ilişkin araştırmalar incelendiğinde,
bazı temel problemlerin ve yetersizlik alanlarının olduğu görülmektedir.
Bunların, suça yönelmiş çocukların sosyal becerilerinin yetersiz olması (Freedman, Rosenthal, Donahoe, Schlundt ve McFall, 1978); ahlaki muhakeme düzeylerinin akranlarına
göre daha düşük olması (Chandler ve Moran, 1990; Gavaghan, Arnold ve Gibbs, 1983; Gregg, Gibbs ve Baslnger, 1994; Hanson ve Mullis, 1984; Nelson, Smith ve Dodd, 1990); problem çözme becerilerinin yetersiz olması (Hains ve Ryan, 1983; Hains, 1984) ve akranları
ile sağlıklı ilişki kuramamaları (Yeates, Schultz ve Selman, 1991) olduğu görülmektedir.
Aynı zamanda, literatürde suça yönelmiş çocukların
temel problemleri ve yetersizlik alanları çerçevesinde tekrar suç işlemelerini
önlemek bazı müdahale programlarını öneren ve bunların etkililiğini inceleyen
çeşitli araştırmalar da bulunmaktadır.
Georgia Üniversitesi ve çocuk mahkemelerinin
işbirliğinde 9-17 yaşlarındaki suç işlemiş çocuklara yönelik olarak bir
psikolojik danışma ve değerlendirme programı geliştirilmiştir. Bu program,
çocuk ve ailelerine yönelik bireysel ve grupla psikolojik danışma, psikolojik
değerlendirme ve aile konsültasyon hizmetlerini içeren ve işbirliğine dayanan
bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımda gerçekleştirilen psikolojik danışma
uygulamaları; problem çözme becerileri, sosyal beceriler, öfke yönetimi ve
eğitimi üzerinde odaklaşmaktadır. Bu program sonucunda, suç işlemiş çocukların
geçmişte karşılaştıkları problemlere neden olan durumlarla nasıl baş
edeceklerini öğrenmeleri, yaşamlarında karşılaştıkları karmaşık güçlüklerle
mücadele etme becerileri geliştirmeleri; çeşitli sosyal beceriler
geliştirmeleri; kendilerinin ve toplumun kaynaklarının farkında olmaları;
gelecekte tekrar suç işleme olasılıklarının azalması amaçlanmaktadır. Araştırma
sonuçları da amaçlanan hedeflere ulaşıldığını ortaya koymaktadır. (Calhoun, Glaser, ve Bartolomucci, 2001; Kadish, Glaser, Calhoun ve Risler, 1999).
Moody ve Lupton-Smith (1999) hükümlü olan çocuklarda etkili olarak
kullanılan dört müdahale yöntemi tanımlamışlardır. Bunlardan birisi ahlaki
ikilemleri tartışma gruplarıdır. Bu tartışma gruplarının amacı, egosantrik
(benmerkezci) düşünceyi ve davranışları azaltıp, onun yerine empatik ve işbirliğine dayalı davranışları kazandırmaktır.
Tartışma gruplarında, bir danışman gruptakilere bir ahlaki ikilem sunar ve daha
sonrada bu durumda doğru olan eylemin ne olabileceği konusunda tartışılır.
Ahlaki ikilem, doğru çözümü açıkça belli olmayan bir problemi içerir. Ahlaki
ikilemleri tartışma gruplarının amacı, çocukların akranlarının bakış açıları
yoluyla akranlarından öğrenmelerini sağlamaktadır.
Bir diğer müdahale yöntemi ise suça yönelmiş
çocukların ahlaki muhakeme düzeylerini artırmak için bulundukları kurumlardaki
personel ve çocuklardan oluşan disiplin komitesinin oluşturulmasıdır. Her hafta
toplanan bu komite, istenmeyen (yanlış) davranışlar gösterildiğinde, bu
davranışları dört aşamalı süreçte tartışmaktadırlar. Bu aşamalar:
1-
Bu davranışı
yapıp yapmadıkları,
2-
Bu davranışın
doğru olup olmadığı,
3-
Bu davranışı
neden yaptığı,
4-
Bu davranışı ne
hissettiği tartışılır.
Bu sürecin ardından bireyden bu davranışın yerine
diğer insanlara saygısızlık yapmadan ve kuralları çiğnemeden ne yapabileceğini
düşünmesi istenir. Bu süreçteki katılımcı demokrasi yoluyla çocuklar hem daha
olgun rolleri benimserler hem de davranışlarının sorumluluklarını alırlar.
Sonuçta, akranları ile birlikte çalışarak kurumlarda karşılaşılan problemlerle
ilgili olarak karar vermeleri, uygunsuz davranışlarla yüzleşmeleri ve problem
çözmeyi öğrenmeleri sağlanır.
Diğer bir yöntem ise suça yönelmiş çocuklar için
olumlu akran ortamı oluşturmaktır. Bu amaçla bir yetişkin grup lideri ile dokuz
çocuktan oluşan problem durumlarını tartışma grupları haftada üç ila beş defa
yaklaşık olarak 1-1,5 saat sürelerle toplanmaktadırlar. Bu süreç ile çocuklar
birbirlerine yardım etmeyi ve başkalarını suçlamadan veya mazeret uydurmadan
kendi davranışlarının sorumluluğunu almayı öğrenirler. Başkalarına karşı
saygılı olmayı, düşünceli ve ilgili olmayı öğrenirler. Yetişkin liderin, yapıcı
yüzleştirmeler yapması ve kendisinin de davranışları ile model olması bu süreci
çok daha etkili kılar.
Başka bir yöntemde ise Gibbs
vd. (1995) tarafından daha yapılandırılmış
müdahalelerin ve grup dinamiklerinin kullanıldığı bir grup çalışması yoluyla ve
akran yardımı yaklaşımı ile çocuklara daha sorumlu düşünme ve davranma
öğretilmektedir. Bu program, ahlaki ikilemleri tartışma gruplarının olumlu
akran ortamının, sosyal becerilerin geliştirilmesinin bütün boyutlarını
içermektedir. Bu gruplar 6 ila 9 üyeden oluşmakta, 10 hafta devam etmekte,
haftada beş defa toplanmakta ve her bir oturum 1-1,5 saat sürmektedir.
Bildirilen problemlerin hangisinin ciddi olduğuna ve hangi üyenin yardıma daha
fazla ihtiyacı olduğuna grup üyeleri karar vermektedir. Daha sonra problem
ortaya konularak en uygun olan çözüm yolları birlikte tartışılmaktadır. Böylece
birbirine yardım becerilerini kazanmakta değişim sürecinin içinde yer alarak
güçlenmektedirler. Bu müdahalelerden hangisinin seçilebileceğini çocukların
ihtiyaçları ve danışmanların kendi kaynakları belirlemektedir.
Islahevlerine ve cezaevlerinde bulunan çocukların
kişiler arası ilişkilerini geliştirmek için etkili bir şekilde kullanılmakta
olan diğer bir yöntem ise ikili psikolojik danışmadır (pair
counseling) (Moody, 1994;
1997b).
Moody (1994) hapishanede bulunan çocuklarda ikili
psikolojik danışmanın etkililiğini incelemiştir. Araştırmada, ikili psikolojik
danışma alan çocukların almayanlardan daha çok ahlaki muhakeme düzeylerinde,
okuldaki davranışlarında, kişiler arası uzlaşma stratejileri düzeyinde ve eğitim okulunda ilerleme kaydetmede daha iyi
olup olmadıkları test edilmiştir. Sonuçta her iki grup arasında önemli bir
farklılık elde edilememiştir. Bununla birlikte, niteliksel veriler çocukların
çevreleri ile daha etkili ilişkiler kurabilmelerini kolaylaştıran arkadaşlık
kurma ile ilgili önemli kazanımlar elde ettiklerini göstermektedir. Aynı zamanda,
ahlaki gelişiminde eşler arasındaki ilişkilerin oldukça önemli olduğu, birlikte
değişim gösterdikleri görülmüştür.
Moody (1997b) bir diğer çalışmasında ise ikili psikolojik
danışmanın hapishanede bulunmanın çeşitli duygusal problemlere sahip çocuklarda;
ahlaki muhakeme düzeyini artırmada, kişiler arası ilişkiler geliştirmede ve
tekrar suç işleme eğilimlerini azaltmada etkili olup olmadığını araştırmıştır.
Araştırmada duygusal/zihinsel ve davranışsal/zihinsel problemlere sahip olan,
psikiyatrik tedavi görmüş ve standart tedavi yöntemlerine cevap vermeyen erkek
çocuklar alınmıştır. Bu çocuklar silahlı soygun, kundakçılık, cinsel saldırı
(tecavüz) gibi ağır suçlar işlemişlerdir. Sonuçta ikili psikolojik danışma
duygusal problemlere sahip olan ve hapishanede bulunan çocuklarda, ahlaki
muhakemeyi artırmada ve tekrar suç işleme oranlarını azaltmada etkili olmadığı
görülmüştür. Bununla birlikte, ikili psikolojik danışmanın, akran ilişkilerini
geliştirmede kullanışlı bir müdahale şekli olduğu bulunmuştur. Çiftler arkadaş
olmasalar, birbirlerinden hoşlanmasalar bile nasıl etkileşim kuracaklarını
öğrenmişlerdir. Bu bulgu, Moddy’nin (1994)
hapishanede bulunan duygusal problemlere sahip olmayan çocuklarla yaptığı
araştırmanın sonuçları ile benzerlik göstermektedir.
Ülkemizde ise ilk defa Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından Çanakkale ilinde 1997 yılında
“Suça İtilmiş Çocukların Yeniden Sosyalizasyonu Projesi” başlatılmıştır.
Projeye çoğunluğu hırsızlık suçu olmak üzere darp, yaralama ve tehlikeli vasıta
kullanma suçlarını bir veya birkaç kez işlemiş ve ailesi yanında kalan çocuklar
alınmıştır. Bu proje çeşitli nedenlerden dolayı istenilen başarıya ulaşamamakla
birlikte, proje kapsamındaki 15 çocuktan hiçbiri yeniden suç işlememiştir
(Saldırım ve Karacık, 2001). Ankara Kalaba Islahevinde bulunan çocuklara
yönelik olarak gerçekleştirilen bir diğer çalışmada ise grupla psikolojik
danışmanın suç işlemiş gençlerin kendine saygı düzeylerini artırdığı sonucunu
elde edilmiştir. Ancak izleme çalışmaları yapılamadığı için bu etkinin uzun
süreli olup olmadığı, yeniden suç işleyip işlemedikleri belirlenememiştir (Bogenç, 2002).
Ülkemizde ıslahevleri ve cezaevlerinde bulunan çocuk
ve gençlerin yeniden suç işlemelerini önlemek ve tekrar topluma kazandırmak
amacıyla uygulanabilecek psikolojik yardım müdahaleleri ile ilgili oldukça
sınırlı düzeyde deneysel çalışma bulunmaktadır. Halbuki suç işlemiş çocuklar ve
gençler davranış ve kişilik özellikleri açısından oldukça heterojen bir grup
olmaları nedeniyle (Bogenç, 2002), onlara
sunulabilecek psikolojik yardım hizmetlerinin de çeşitlilik göstermesi
gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede ülkemizdeki ıslahevleri ve
cezaevlerinde bulunan çocuk ve gençler için ikili psikolojik danışma alternatif
bir müdahale yöntemi olarak kullanılabilir. Zira, suç işleyen çocukların
problem alanlarının çoğunluğunun doğası, kişiler arası ilişkilere dayandığı
için çoğu zaman bireysel danışma etkisiz kalabilmekte; grupla psikolojik
danışmada ise kriz ve dikkat güçlükleri yaşayabilmektedirler. Bu noktada ikili
psikolojik danışma, bir psikolojik danışmanın rehberliğinde iki çocuğun
birlikte çalıştığı ve birlikte birçok problemi belirledikleri bir müdahale
biçimi olarak, suç işlemiş gençlerin ihtiyaç ve özelliklerine uygun ve onlar
için oldukça etkili olabilmektedir (Moody, 1994;
1997b).
Suç işlemiş çocuklar için geliştirilen müdahalelerin,
akran etkisinin önemini ortaya koyduğu ve bu etkiyi olumlu güç olarak
kullanmakta oldukları görülmektedir. Bu çerçevede geliştirilen akranların
eşleştirilmesi yöntemi, 1970’li yılların başlarında birçok klinisyen
tarafından kullanılmış ve bu yaklaşım “ikili terapi” (duo-terapi)
ve “akran-eşleştirilmesi yaklaşımı” (peer pair approach) olarak
adlandırılmıştır (Mervis, 1985; Morris,
Messer ve Gross, 1995;
Selman ve Shultz, 1990). İkili psikolojik danışmada
akran etkisinin gücünü dikkate alan diğer bir yöntemdir. İkili psikolojik
danışma bu yaklaşımlardan, hem kuramsal modeli hem de etkileri açısından
farklılıklar göstermektedir. İkili psikolojik danışmanın kuramsal modeli sadece
genel amaçları açısından değil, iki çocuğun seçilmesi ve eşleştirilmesi, oyun
aktivitelerinin kullanılması ve terapistin rolünün gelişimsel anlamda olması
gibi boyutlarda spesifik yöntemlerini de düzenlemektedir. İkili psikolojik
danışma, patolojinin geniş bir ranjında
uygulanmaktadır. Kişilik bozuklukları, duygusal bozukluklar, gelişimsel
gecikmeler, psikosomatik hastalıklar, davranış bozuklukları, öğrenme güçlükleri
olan ve suç işlemiş çocuklarda kullanılmaktadır (Selman ve Shultz,
1990).
İkili psikolojik danışma uygulamalarında, çocukların
kişiler arası ilişkilerini, problem çözme becerilerini ve ahlak gelişimini
desteklemek için iki çocukla birlikte psikolojik danışma yapılmaktadır. İkili
psikolojik danışmada, bir psikolojik danışmanın rehberliğinde birbirleri ile
daha önce hiçbir bağlantısı olmayan, aynı yaş ve cinsiyette olan çocuklarla
birlikte çalışılmaktadır. İkili psikolojik danışmanın amacını;
a.
Çocukların ön
sosyal davranışlarını artırmak yoluyla uzlaşma strateji düzeylerini yükseltmek,
b.
Çocukların
yaşadıkları çevrede kullanabilecekleri genel sosyal becerileri ve öfke
kontrolünü öğretmek,
c.
Ahlaki ikilemler
üzerinde tartışılarak diğer insanların bakış açısından konulara bakabilme
yeteneklerini artırmak yoluyla çocukların ahlaki muhakeme düzeylerini
yükseltmek oluşturmaktadır. Bu amaç çerçevesinde ikili psikolojik danışma
uygulamalarının temel boyutlarını; oyun etkinlikleri, problem çözme
etkinlikleri ve ahlaki ikilemleri içeren etkinlikler oluşturmaktadır (Moody, 1997a; Selman ve Schultz,
1990.
İkili psikolojik danışma, iki danışan ve bir
danışmandan oluşan üçlü yapısı ve kendine özgü gündemi ile yaşantıların paylaşılması için eşsiz bir ortam
sağlamaktadır. Bu ortamda danışanların ilgi ve istekleri, danışmanın rehberliği
ve önerileri ile aktivitelere ve buradan da sosyal etkileşimlere dönüşmektedir.
Bu üçlü arasında paylaşılan yaşantılar, çocuklar için üç ayırt edici fonksiyona
sahiptir. En başta, çiftlerin eğlenmesi ve olumlu yaşantılarını paylaşmaları
(danışmanla birlikte) ve yakınlığın henüz oluşmadığı zamanlarda kendilerini
nasıl rahat hissedebileceklerini öğrenmelerini sağlayan bir ortamdır. İkincisi,
çiftlere kaçınılmaz çatışmaları yapıcı bir şekilde çözmek ve anlaşmayı
öğrenmeleri için destekleyici bir ortam sağlar. Üçüncüsü, bu tedavi, çiftlere
birbirlerinin yaşantılarını ve çalışmalarını paylaşmayı ve birbirlerine
hatalarını göstermelerine yardım edecek bir ortam sağlar (Selman ve Schultz, 1990).
İkili psikolojik danışma, Robert Selman’ın çocukların
kişiler arası ilişkilerini ve sosyal perspektiflerini anlama ile ilgili
çalışmaları üzerine temellendirilmiştir. Selman’ın teorisi okulda, evde, akran
gruplarında ve sosyal ortamlarda başarısız olmalarına yol açan önemli psiko-sosyal problemleri olan çocuk ve ergenlerin sosyal
ilişki becerilerini ve kişilik gelişimini desteklemek için geliştirilmiştir.
İkili danışmanın teorisinin ve uygulamasının oluşturulmasında ise Sullivan’ın çalışmaları oldukça önemlidir. Sullivan kişilik kuramını bir kişiler arası ilişkiler
kuramı olarak tanımlamakta ve kişilik gelişimini paylaşılan yaşantıların bir
ürünü olarak görmektedir. İkili psikolojik danışma ortamı, bu çocuklara, her
bir bireyin perspektifindeki farklılıklara tahammül etmek, bu farklılıkları
başarıyla çözmek ve hatta bunlarla yüzleşmek için güvenli bir ortam yaratmak ve
akranları hakkında soru sormak ve kendi kendilerine açıklamak, terapatik ortamın güvenliği içerisinde çeşitli yeni
stratejileri deneme ve geliştirme konusunda cesaretlendirmek ve sonuçta, olumlu
akran etkileşimleri yaşamalarını sağlamaktır (Moody,
1997b; Selman ve Schultz, 1990).
Sonuç olarak ikili psikolojik danışma, sadece bir
sosyal beceri eğitimi programı olmayıp, aynı zamanda çocukların birbirleri ile
anlaşmayı ve geçinmeyi öğrendikleri bir psikolojik danışma uygulamasıdır.
Kişiliğin yeniden organize edildiği ve karşılıklığın
gelişmesi fikrini hızlandıran bir yaklaşımdır. Bu uygulama, yetersiz sosyal
ilişkileri arkadaş edinmelerini güçleştirdiğinden sosyal ilişkilerin uzun
süredir devam eden bilişsel ve duyuşsal boyutlarını yeniden yapılandırmak için
düzenlenmiştir (Selman ve Schultz, 1990).
İkili psikolojik danışmada ilk iş ve belki de en
kritik olan çocukların eşleştirilmesidir. Selman, eşleştirilecek çocukların
uzlaşma strateji düzeylerinin aynı, eylem oryantasyonlarının ise farklı
olmasını önermiştir. Çocuklar diğerlerinin farklı olan oryantasyonunu öğrenerek
daha dengelenmiş bir uzlaşmaya doğru ilerleyebileceklerdir. Selman, çocukların
kişiler arası ilişki çatışmalarını çözmek için kullandıkları, kişiler arası
uzlaşma stratejilerinin “4” düzeyini tanımlamıştır. “0” düzeydeki stratejileri
kullanan çocuklar fevri olma ve ben merkezci uzlaşmayı kullanmakla karakterize
edilmektedir. “1” düzeyindeki stratejileri kullanan çocuklar, hakimiyet kurma
ve tek yönlü uzlaşmayı kullanma ile karakterize ile karaterize
edilmektedir. “2” düzeyindeki çocuklar karşılıklı ve değişme yönelimli
uzlaşmayı kullanırken; “3” düzeyindeki çocuklar ise ortak ve işbirlikçi
(paylaşımcı) uzlaşmaları kullanmaktadırlar. Çocukların kullandıkları uzlaşma
stratejilerinin çeşitleri, bireyin ve diğer bireylerle nasıl ilişki kurduğuna
dair eylem oryantasyonuna bağlıdır. Diğerlerini değiştirme oryantasyonuna sahip
çocuklar; saldırgan bir biçimde tepki veren ve bireyleri çatışmalarda değiştirmeye
niyet eden çocuklardır. Bu çocuklar tehdit etme, kavga, gözdağı verme
eğilimdedirler veya bireyleri değiştirmek için diğer yöntemleri kullanırlar.
Kendini değiştiren çocuklar ise, çatışmaları çözmek için, kendilerini
değiştirirler. Bu çocuklar, çatışmalarda kaçma, geri çekilme, teslim olma
(susma) veya uzlaşma düzeyinde olabilir; fakat farklı uzlaşma stratejileri
kullanabilir. Çünkü, eylem oryantasyonları birbirinden farklı olabilir.
Örneğin, “1” düzeyinde kendini değiştiren çocuk, bir çatışma ile yüz yüze
geldiğinde kaçabilir. Yine “1” düzeyinde diğerlerini değiştiren çocuklar,
akranlarına saldırabilirler. Yine çocukların benzer zekâ düzeyine sahip
olmaları önemlidir. Zira danışman tarafından seçilen aktiviteler ile eşit bir
şekilde mücadele edilebilirler (Moddy, 1997a; Selman
ve Demorest, 1984; Selman ve Schultz,
1990).
İkili psikolojik danışmanın süresi, katılanların
problemlerinin çeşitliliği danışmanın ayırabileceği zamanı ile
belirlenmektedir. İkili psikolojik danışma, 10 hafta ile 2 yıl arasında uzun
süreli bir müdahale yöntemi olarak yürütülmektedir. Aynı zamanda 4-10 hafta
süren kısa süreli müdahale formunda da uygulanabilmektedir Moody,
1997; Selman ve Demorest, 1984). Oturumların uzunluğu
15 dakika ile 2 saat arasında değişebilmektedir. İkili psikolojik danışma,
önceden düzenli bir şekilde planlanmış oturumlar olduğunda en iyi şekilde
işlemektedir (Selman ve Schultz, 1990).
İkili psikolojik danışma oturumlarının içeriği
esnektir ve çiftlerin ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir. Danışman, katılanların
problemlerine uyarlanabilecek ahlaki ikilemler, aktiviteler, oyunlar ve problem
hikayeleri hazırlamalıdır. Tipik bir ikili psikolojik danışma oturumu, önceden
tanımlanan problem çözme adımlarını kullanarak, öğrencilerin endişelerini
tartışma ile başlar. Daha sonra, öğrenciler problemlerini rol oynama ile uygun
bir şekilde belirlerler. Daha sonra, çiftler, diğer insanların bakış açılarını
dikkate almayı geliştirmeye yardım eden bir aktivite olan ahlaki ikilemler
üzerinde tartışılırlar. Son aktivite, etkileşimleri geliştirmek için bir oyun
oynamayı içerir. Oturumun sonunda, çiftler, danışmanın oturumdaki tartışmaları
idare etmedeki kusurlarını ifade ederler ve danışmanda kalan defterlerine duygu
ve düşüncelerini yazarlar (Akt.; Moody,
1997a).
Oturumlar boyunca, danışmanın müdahalenin başarısı
açısından çok önemlidir. Çeşitli etkinlikler boyunca, danışman çocukların
diğeri ile iletişim kurmalarını kolaylaştırmak, direkt iletişim kurmaya ve
diğerini anlamaya yardım etmek yoluyla aracı (mediator)
gibi çalışır. Çocuklar, diğerlerinin isteklerini ve kendilerinin bireysel
isteklerini dikkate almayı başarabilirler. Danışman, güç konulardan kaçınma
stratejisine izin vermez. Bu durumda, eksik, kusurlu olan çözümleri nazikçe
uyarmak yoluyla ve herhangi birisi bu durumdan tatmin olmamış görünüyorsa adil
olma ile ilgili sorular sorma yoluyla bu stratejilerin kullanılmasına izin
vermez. (Örneğin bir öğrenci poster yapımında daha fazla çalışmışsa veya
materyalleri paylaşmayı reddetmiş ise…) Danışman, her bir öğrencinin
destekleyici ve yapıcı bir yolla nasıl iletişim kuracaklarını öğrenmelerine
yadım eder. Danışmanın rolü, çiftlerin kendi endişelerini sıkıntılarını diğeri
tartışmalarına yardım etmektir. Danışmanın müdahaleleri yoluyla, kendini
değiştiren çocuklar, daha iddiacı; diğerlerini değiştiren çocuklar ise daha çok
teslim olmaya kabul edici olmaya, suskun olmaya istekli duruma gelirler (Selman
ve Schultz, 1990).
Sonuç olarak, suç işlemiş çocukların problemleri ve
yetersizlik alanları dikkate alındığında, ikili psikolojik danışma bu çocuklar
için oldukça etkili sonuçlar ortaya çıkarabilecek bir müdahale biçimi olarak
kullanılabilir. Ülkemizde çocukların yeniden suç işlemelerini önlemek için ceza
ve ıslahevlerinde çocukları yeteneklerine uygun iş ve sanat eğitimi ile
akademik eğitim verilmektedir (Yavuzer, 1994). Bu
çalışmaların yanı sıra etkili olmayan sosyal ilişkilere sahip bu çocuklara
yapılacak olan ikili psikolojik danışma sonucunda, sosyal beceriler ve problem
çözme becerilerini kazanmalarını sağlama yoluyla, çocukların sosyal gelişimleri
artabilecek; ahlaki ikilemleri tartışma etkinlikleri yoluyla ise ahlaki
muhakeme düzeyleri artabilecektir. Böylece başkaları ile çatışma yaşadıklarında
çoğunlukla kavga ederek saldırganlaşan ve sonuçta suç işleyen çocuklar, ikili
psikolojik danışma sonucunda, başkaları ile nasıl ilişki kuracaklarını,
problemlerini nasıl çözebileceklerini öğrenebilecek ve tekrar suç işleme
eğilimleri azalabilecektir.
KAYNAKÇA:
Bogenç, A. (2002). “Grupla Psikolojik Danışmanın Suçlu Ergenlerin Kendine Saygı Düzeyine Etkisi” I. Ulusal Çocuk ve Suç: Nedenler ve Önleme Çalışmaları Sempozyumu, Ankara: 29-30 Mart, 2001.
Calhoun, G.B., Glaser, B.A., & Bartolomucci, C.L. (2001). “The juvenile counseling and assessment model and program: a conceptualization and intervention for juvenile delinquency”. Journal of Counseling & Development, 79 (2).
Chandler, M. & Moran, T. (1990) “Psychopathy and moral developmant: a comparative study of delinquent and nondelinquent youth”. Developmend and Psychopathology, 2: 227-246.
Freedman, B. J., Rosenthal, L., Donahoe, C.P., Jr., Schlundt, D.G., & McFall, R.M. (1978). éA social-behavioral analysis of skill deficits in delinquent and non-delinquent adolescent boys”. Journal of Consulting and Cilinical Psychology, 46: 1448 1462.
Gregg, V., Gibbs J.C. & Basinger, K.S. (1994) “Patterns of developmental delay in moral judgment by male and female delinquenst”, Merril-Palmer Quarterly, 40: 538-553.
Gavaghan, M.P., Arnold, K.D. & Gibbs, J. C. (1983) “Moral Judgment in delinquents and nondelinquents: Recegnition versus production measures”. Journal of Psychology, 114: 267-274.
Hains, A.A. (1984). “A preliminary attempt to teach the use of social skills to delinquents”. Child Study Journal, 14, 271-283.
Hains, A.A., & Ryan, E.B. (1983). “The development of social cognitive processesamong juvenile delinquents and non-delinquent peers”. Child Development, 54: 1536-1544.
Hanson, R.A. & Mullis, R. L. (1984). “Moral reasoning in offender and non-offender youth”. The Journal of Genetic Psychology, 144(2): 295-296.
http://www.adli-sicil.gov.tr/istatist.htm, Çocuk Suçluluğu Araştırması, Erişim Tarihi: 20 Ağustos 2003.
Kadish, T.E., Glaser, B.A., Calhoun, G.B. & Risler E.A. (1999). “Counseling juvenile offender: A program evaluation”. Journal of Addiction & Offender Counseling, 19(2).
Mervis, B.A. (1985). The use of peer-pairing in child psychotherapy. Social Work, March-April: 124-128.
Morris, T.L., Messer, S.C. & Gross, A.M. (1995). “Enhancement of the social interaction and status of neglected children: A peer-paring approach”. Journal of Clinical Child Psychology, 24(1): 11-20.
Moody, E. (1994). “An investigation of pair therapy with incarcerated juvenile delinquents”. Dissertation Abstracts International, 56, July 1995, 96-A, DA9517670.
Moody, E. (1997a). “Pair counseling: An inventionfor disturbed children when nothing else works”. Elementary School Guidance & Counseling, 31(3).
Moody, E. (1997b). “Lessons from counseling with incarcerated juvanile delinquent”. Journal of Addictions and Offender Counseling, 18(1).
Moody, E., & Lupton-Smith, H.S. (1999). “İnterventions with juvenile offenders: Strategies to prevent acting our behavior”. Journal of Addictions & Offender Counseling. 20(1).
Nelson, J.R, Smith, D.J., ve Dodd, J., (1990). “The moral reasoning of juvenile delinquents: A meta-analysis”. Journal of Abnormal Child Psychology. 18(3): 231-239.
Saldırım, M. ve Karacık, N. (2002). “Suça itilmiş çocukların yeniden sosyalizasyonu projesi”. I. Ulusal Çocuk ve Suç: Nedenler ve Önleme Çalışmaları Sempozyumu, Ankara: 29-30 Mart, 2001.
Selman, R.L. & Demorest, A. (1984). “Observing troubled children’s interpersonal negotiation strategies: Implications fo and for a developmantal model”. Child Developmental, 55: 288-304.
Selman, R.L. & Schultz, L.H. (1990). Making a Friend in Youth: Development Theory and Pair Therapy. New York: Adline De Gruyter.
Yavuzer, H. (1994). Çocuk ve Suç. 7. Basım. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Yeates, K. O., Schultz, L.H. & Selman, R.L. (1991). “The development of interpersonal negotiation strategies in thought and action”: Associal status. Merril-Palmer Quarterly, 37: 369-406.
NOTLAR:
NOT-1: Bu yazı III. Ulusal Çocuk ve Suç Sempozyumu (22-25
Aralık 2003) “Bakım, Gözetme ve Eğitim” Bildirileri’nden alınmış olup bu
ve benzeri konularda daha fazla bilgi edinmek için ilgili sempozyumun kitabına
başvurmanızı tavsiye ederiz. Amacımız suç konusunda çıkan kitaplardan,
dergilerden, yazılardan sizleri haberdar etmek; bilgi evrenine ve Türk
kriminolojisine (suç bilimine) katkıda bulunmak ve topluma faydalı olmaktır.
NOT-2: Bu yazının yayınlanmasına verdikleri izin ve kriminolojiye
yaptıkları bu katkı dolayısıyla Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı
Yönetim Kurulu Başkanı sayın Nevin Özgün’e çok teşekkür ederiz.
Vakfa, www.tcyov.org adresinden ulaşabilirsiniz.
© www.kriminoloji.com 2002